Ağrılı Mesane Sendromu(IC)

İnterstisyel Sistit / Mesane Ağrısı Sendromu Nedir?  

İnterstisyel Sistit (IC) / Mesane Ağrısı Sendromu (MAS), üriner enfeksiyon olmadığı halde tekrarlayıcı abdominal ve pelvik huzursuzluk veya ağrıya neden olabilen kronik enflamatuar bir hastalıktır.

 Hastalığın belirtileri arasında;

  • Dizüri (İdrara çıkma sırasında yanma ve ağrı oluşması durumu),
  • Mesane ve pelvik bölgelerde hassasiyet ve yoğun ağrı,
  • Asidik yiyecek ve içeceklerin tüketimine bağlı gelişen ağrı atakları,
  • Menstrual döngü (Regl dönemi) sırasında ve / veya cinsel ilişki sırasında ve sonrasında    yoğun ağrı hissi,
  • Normalden daha sık idrara çıkma ihtiyacı

yer almaktadır. Ayrıca, MAS/IC hastalarında bu belirtilerin kombinasyonları da sıklıkla gözlemlenmektedir. 

Gözlemlenen ağrı ataklarının ,mesane dolumu ile arttığı ve mesane boşalmasını takiben rahatladığı da  bilinmektedir.

Normalde bir kişi ortalama günde en fazla yedi kez idrara çıkar ve tuvaleti kullanmak için gece kalkmak zorunda değildir. İnterstisyel sistit hastası genellikle hem gündüz hem de gece ve sık sık idrara çıkmak ister. Bu sıklık arttıkça, giderek ani sıkışma hissine yol açar. Ani sıkışma yaygın bir İnterstisyel sistit belirtisidir. Bazı hastalar hemen idrar yaptıktan sonra bile asla kaybolmayan sabit bir idrar yapma dürtüsü hissederler. Bazıları ise bu dürtüyü o kadar hissetmeyebilir.

İnterstisyel sistit hastalarının mesaneleri doldukça mesane ağrısı kötüleşebilir. Bazı İnterstisyel sistit hastaları mesanenin yanı sıra diğer alanlarda da ağrı hissederler. Ağrı üretrada, alt karın ,bel arkası veya pelvik veya perineal bölgede hissedebilir. Kadınlar vulva veya vajina içinde ve erkekler ise skrotum, testis veya peniste ağrı hissedebilirler. Ağrı sürekli ya da aralıklı olabilir.

 

Tanı koyma

Mesane Ağrısı Sendromu’nda (MAS/IC) tanı koymak, başvuru şikâyetlerindeki farklılıklar ve kesin tanı kriterlerinin olmaması nedeniyle oldukça güçtür.

— Hastanın öyküsünün dikkatle alınması. (Hastanın hikayesinde önemli noktalar: ağrının karakteri, tetikleyici faktörler, genellikle asidik kaynaklı diyet)

— Kronik pelvik ağrıya neden olabilecek başka patolojilerin dışlanması,

— İdrar analizi ve gerektiğinde idrar kültürü ile değerlendirme

— Sistoskopi aracılığı ile mesane iç yüzeyinin görüntülenmesi genellikle yardımcı bir tanı yöntemi olarak kullanılmaktadır. Literatür ve kılavuzlardan yola çıkarak oluşan genel kanıya göre, glomerülasyon tespit edilmesi tanı için şart değildir.

 Hastalık neden kaynaklanmaktadır?

Yapılan araştırmalarda ve IC teşhisi konulan hastalarda ortak en sık rastlanan durum mesane mukozasındaki glikozaminoglikan tabakasında oluşan açıklıklar, defektler, lezyonlar sonucu idrarın yarattığı rahatsızlık ve ağrı hissi olmuştur.

 Mesane mukozasını kaplayan glikozaminoglikan tabakası, mesane duvarının idrara karşı geçirgenliğini engelleyen epitelyal bir bariyerin oluşmasını sağlar. Bu bariyer idrardaki üre ve kalsiyum gibi maddelerin mesane duvarına hasar vermesini engeller. Hastalığın en önemli semptomu olan ağrının da idrardaki maddelerden kaynaklandığı düşünülür.

Kimlerde görülür?

Hastalık ortalama 40 yaş civarında başlamakla beraber, hastaların %25’i 30 yaşının altındadır. Yapılan çalışmalar IC hastalığının çok yaygın olduğunu ve kadınların nerdeyse %20’sinde görülebildiğini göstermektedir. Kadın/erkek oranı yaklaşık 10:1 dir.

Nasıl tedavi edilir?

Ağrılı mesane sendromu için genelde  mesane ağrısı, ani ve sık idrara çıkma gibi semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olmak için birçok mevcut tedavi seçeneği kullanılmaktadır. Hasta ayrıca hastalık ataklarını azaltmak için uygulayacağı diyet ile tedavisini destekleyebilir.

Hastalığın tekrarını önlemek için yapılması gereken önerilerin bazıları şunlardır:

  • Mesaneyi tahriş edebilecek gıdalardan kaçınmak;
  • İnterstisyel sistiti kötüleştirebilecek belirli faaliyetler veya gerilimlerden kaçınmak.
  • İnterstisyel sistiti etkileyen belirli gıdalar veya faaliyetler, değişik hastalar için farklıdır, bu yüzden, her kişinin kendi bireysel planını oluşturması gerekecektir.
  • En sık yapılan hata pentosan tedavisi sırasında yanıt alınamadığı durumda tedaviyi bırakmak veya yine tedavi sırasında belirtilerde iyileşme gözlenmesine güvenerek tedaviyi bırakmaktır. Pentosan tedavisi gören hastalar en az 3 ya da 6 ay, doktor kontrolünde hiç sekteye uğratmadan ilacı kullanmaya devam etmelidir. Aksi takdirde tedavi tamamlanmamış olabilir.

PENTOSAN POLİSÜLFAT SODYUMUM ETKİ MEKANİZMASI

Glikozaminoglikan tabakası, mesane duvarının idrara karşı geçirgenliğini engelleyen epitelyal bir bariyerin oluşmasını sağlar. Bu bariyer idrardaki üre ve kalsiyum gibi maddelerin mesane duvarına hasar vermesini engeller.

Pentosan Polisülfat Sodyum hücre geçirgenliğini kontrol eden bir tampon görevi görerek idrar içinde çözünen tahriş edici maddelerin hücrelere ulaşmasını engeller.

İLAÇ TEDAVİSİNİN YANINDA YAPILMASI GEREKENLER

İlaç tedavisinden en iyi şekilde yanıt alabilmek için hastaların diyetine ve idrar alkalizasyonuna dikkat etmesi gerekmektedir.

Asidik yiyecek ve içecekler idrarı asidik hale getirmektedir. Bu sebeple mesane iç yüzeyindeki irritasyondan dolayı ağrı hissi artmaktadır. İlaç tedavisi ile birlikte hastaların bu parametrelere dikkat etmesi iyileşmenin daha hızlı ve etkili olmasına katkı sağlamaktadır.

Tedavide PPS (Pentosan Polisülfat Sodyum)’un Yeri

  • Avrupa üroloji derneğinin yayınladığı kılavuzlara göre kanıt düzeyi 1a ve öneri derecesi “güçlü” olan tek oral ajan Pentosan Polisülfattır.

 

—  IC endikasyonu ile FDA (Food And Drug Administration) tarafından 1996 yılında onaylanmış dünyadaki tek oral ilaçtır.

—  PPS, AMS (Ağrılı Mesane Sendromu) için şimdiye kadar önerilen tedavi seçenekleri içinde üzerinde en çok çalışılan tedavidir.